Kayseri

SON DAKİKA:
İhsan YALÇINKAYA

İhsan YALÇINKAYA

DOKUYAN KADIN’LAR

DOKUYAN KADINLAR
Halı ilk olarak Anadolu, İran ve Türkmenistan’da dokunmuştur. Bu coğrafya, halı kuşağı olarak anılır.Halının yüzlerce yıllık geçmişi vardır. Ortak hafıza ürünüdür. Renk ve süs zenginliğinin yanı sıra kültürel çeşitliliği barındıran bir hüviyet taşır.

08 Mayıs 2024 Çarşamba 14:41

Yün, ustalıkla döndürülen kirmenle eğrilerek ip hâline getirilir. Eğirme işi bittikten sonra evlerde halı dokuma telaşı başlar. Kazanlar kurulur. Kazanların altına odun kayılıp ateş yakılır. Kaynatılan suyun içerisine ipler kelep yapılarak konulur. Kayısı ağacının yaprakları, pelit kökü, ceviz kabuğu, kuş dolaştıran otu, kırmızı kök, kavak ağacı filizi; hangi renge ihtiyaç varsa ona uygun olarak kazana atılır. İp, rengini alınca kazandan çıkarılıp soğuk su ile durulanır.

İp boyama yapmayan evlere ipler halıcı firmalar tarafından hazır olarak getirilir. Öz İpekler, Çınarlar, Hasoğulları, Derin Türkler dokunacak halının müştemilatını zamanından önce halı dokuyan kadınların evlerine ulaştırır.

Halıcıların her köyde bir adamı vardır. İşin çoğunu onlar yürütür. Ali Efendi, Abiş, Deli Mustafa, Hacı Ömer evlere halı ıyarlar. Halının tezgâhı gürgenden olur. Halı, evin en güzel odasına, en aydınlık penceresine karşı kurulur. Tezgâh büyükse halı evin içinde ıyılır, kapıdan geçecek kadarsa eve ıyılmış olarak getirilir.  Halı tezgâhı eve sığmazsa evin tabanı eşilir ya da duvarı kırılır. Halı tezgâhının üst kısmına dokunacak atkılar rengârenk dizilir. Varangeli, mastarı, bel ağacı elden geçirilip ayar çekilir. Halının kücüsü evin sahibine verildikten sonra kadınlar halıyla baş başa kalır.

Halı dokuyan kadınlar sabah namazıyla birlikte tezgâhın başına geçerler. Halı dokunurken atkıların her birinden bir süyüm alınarak ilmek atılır. Çift taraflı tıraş bıçağı ikiye kırılarak bıçağın bir parçası tahtanın arasına kıstırılır. Bıçağın sapı başparmak ile işaret parmağının arasına alınır, keskin kısmı aşağı yöne doğru getirilir. Bıçağı tutan elin sağa doğru hafif bir hareketiyle ilmek alttan kesilir.

Halının büyüklüğüne göre bir boydan diğer boya binlerce ilmek atılır. On sırada bir halının kabası alınır. Kırkım alındıktan sonra başka bir modele geçilir. Kırkım almak işi, halı dokumanın en zor safhasıdır; bilgi, beceri, dikkat ister. Makasa üstten bastırılarak kaba yün kesimi yapılır. Nuh Nebi’den kalma makaslar halı dokuyan kadınlarda el, omuz bırakmaz.

Halı dokurken ipin kırılması işi geciktirir. “Ne olur kırılmayın!” diye erişlerle konuşulur. İlmek atma işi bittikten sonra kirkit ile sıkıştırılır. Yedirgisi sık dokunan halı, altı yedi yüzyıl kullanılır.

Halılar kimi zaman kubaşık dokunur. Tezgâh eşit olarak bölünür. Herkesin dokuyacağı sınır boyalı  kalemle işaretlenir. Halı nakışlarında her rengin bir anlamı vardır: Kırmızı, sevgiyi; yeşil, acıyı; pembe, mutluluğu temsil eder. Halı dokuyan kadınlar çektikleri ıstırabı başlarına örttükleri örtüdeki nevirle açığa vurur. Kayınvalide terbiyesi zorlu geçen gelin, acı yeşil yapraklı cin biberleri yazmasının kenarına işler.

Halı dokuyan kadınlar ilmek attığı her ipe bir numara verir, birbirinden ip isteyen kadınlar iplerin numaralarıyla seslenirler. “Kırmızı ip ver.” yerine “on numara”, “Sarı ip ver.” yerine “yedi numara” derler.

Aynı gün halı dokumaya başlayan kadınlardan birinin halıyı diğerlerinden erken kesmesi bir zaferdir. Halı dokuyan kadınlar kıyasıya yarıştırılırlar. Daha hızlı halı dokumak için uğurlu bir ninenin dizinin etrafını dolananlar bile olur. Halı kesimini geciktiren kızların anneleri “Komşunun kızı üçüncü, dördüncü modele geçti; sen biri bile bitiremedin!” diyerek laf söylerler. Sokrananlara  “Bir sen mi halı dokuyorsun? Herkesin kızı, gelini halı dokuyor.” sözü ev büyüklerinin dilinin altında hazırdır.

Halı dokunurken üç beş gün aralıklarla halıcılar kontrole gelir. Yanlış dokunan kısımlar söktürülür, hatalı sıra oyularak yeniden dokutulur. Bir tek ilmek dahi eksik olsa bu durum halıcının gözünden kaçmaz. Halıcıların mahareti, halı emektarlarının dilinden dizelere dönüşür: “Halıcı gelip durdu / Kapıya tık tık vurdu / Bir gülüm yanlış olsa / Gözlüğü takıp buldu...”

İyi dokunan halı, ön yüzünden ziyade arka yüzünden belli olur. Halının arkasına ilmek geçmemiş olması çok mühimdir. Halıcılar halıya elini bir kez sürmeyle halının iyi dokunup dokunmadığını anlarlar. Halının başlangıç ve bitiş kısmı terazisinde olmalıdır. Kenar örgüsüne sıçan dişi çekmek halıyı vasıflı yapar.

Desenleriyle âdeta bir sanat eseri olan halı, kadınların elinde hayat bulur. İlmek ilmek işlenen nakışlar, âdeta bir tablo edasına bürünür. Halı dokuyan kadınların tezgâhındaki modeller yöreden yöreye değişir. Halıcıların verdikleri modeller, kendine has motifleriyle o yörenin kültürünü ve ruhunu yansıtır.

Kâbe, padişah, at figürleri, çiçekli vazolar  halı modellerindendir. Halıların üzerindeki yarım elma motifi, cennet meyvesi olarak kabul edilir. Halı dokuyan kadınların en zorsundukları model, güz gülleridir. Bazı halı modellerinde çocuğu, bereketi, nazarı temsil eden şekiller yer alır. Kuş motifleri, bu dünya ile öbür dünya arasındaki ruhu simgeler. Dulavrat otundan kurt ağzına, akrepten ejderhaya, geyik ve koç boynuzundan bukağıya kadar her türlü hayvan resmi ve köstekler halıda yerini alır. 

“Kelile ve Dimne”den  “Dede Korkut Hikâyeleri”ne, “Leyla ve Mecnun”dan   “Keloğlan Masalları”na kadar doğum, ölüm, sevinç duyguları halının nakışlarında bütün teferruatıyla görülür.

Halı dokuyan kadınların kahvaltıları ya vardır ya yoktur. Akşam sofrada yenmeyen kırıntıları yanlarına koyarak birer ikişer ağızlarına atarlar. Ellerinin altında kavurga, çedene, tarhana bulunur. Kuru üzüm, çir ya da dut bulunması zenginliktir.

PAYLAŞ

DİĞER YAZILARI

×
bu kısma açılan video gelece
×