“Sen de medya sahibi olabilirsin!” başlıklı önceki yazıda, sosyal medya ve gazetecilik ilişkisi bağlamında değerlendirme yaparak, şimdiki zamanların şartlarını ve gelecekte neler olabilir konularını düşünüp değerlendirmiştik. Geleneksel medyanın ve medya ilişkilerinin farklılaştığını, değiştiğini ve dönüştüğünü söyleyip, medya çalışanlarının, yeni medya ortamında var olmaya başlayıp kendi medyalarını kurup yayıncılıklarına devam ettiğini söylemiştik. Hatta bu çerçevede yeni mezun olan ve olacak olan arkadaşlara da bu şartları ve fırsatları göz ardı etmeden iş şartlarını, meslek şartlarını değerlendirmelerini ifade etmiştik.
Halen medya özgürlüğü ve medyanın bağımsız olup olmaması gibi konular tartışıladursun, ilk yapay zeka sunucusu tanıtıldı. Çin’de gerçekleşen bu olay, medyaya ve medya çalışanları açısından mesleğe başka bir boyut kazandırdı. Ülkemizde büyük medya yapılanmalarına karşın nispeten daha bağımsız ve “özgür” bir ortam olan internet ve sosyal medyanın, genel olarak yeni medyanın, alternatif olabileceği ve git gide daha çok insanın yöneldiğini gelecekte de yönelebileceğini değerlendirirken, yapay zekalı televizyon sunucusu, zaten bulanık olan suyu daha da bulandırdı!
Endüstri 4.0 olarak adlandırılan yeni bir üretim biçiminden söz ediliyor ve dünya bu sisteme uyumlu hale gelmek için çalışmalar yapıyor, sistemi kurmaya çalışıyorlar. Bu sistem içerisinde insan faktörü eski üretim biçimine göre yok denecek kadar az yer alıyor. Tamamen robotlaşan bir sistem düşüncesi var. Çok az insanla 7/24 üretim planlıyor özet olarak. Bu bağlamda her sektör endüstri 4.0’dan kendi payına düşeni alarak bir uçtan entegre olacak ya da uyumlu olacaktır. Hangi meslekte nasıl bir yansıması olacak zamanla görmemiz gerekiyor elbette. Hele ki devletler açısından yapay zeka robotlaşma gibi bilim ve teknolojinin şu an ki son evrelerinin nasıl bir yansıması olmaya devam edecek izlemeye devam etmek gerekiyor.
Çin’deki yapay zekalı televizyon sunucusunun arasında endüstri 4.0’dan özetle bahsetmemiz birbiriyle bağlantılı aslında. Çünkü bir şekilde dünya yapay zeka ve ileri teknolojilerle bağlantılı yeni bir sistem düzen kuracak. Meslekler de buna göre değişip dönüşecek. Hal böyle olunca bu yapay zekalı sunucuların türemesi artar mı ve medyaya nasıl etkisi olur diye insan düşünmeden edemiyor.
Zaten büyük medya şirketleri ileri teknoloji ürünlerle çalışıyor. Grafikler, 3 boyutlu sunumlar, insansız kameralar ve stüdyolar gibi. İç işleyişte ve sahada kullanım muhakkak vardır diye düşünüyorum. Ancak yapay zeka düzeyinde mevcut durum nedir bilemiyorum. Peki biz ülkemizde sosyal medyayı interneti YouTube’da kanal sahibi olmayı geleneksel medyaya alternatif bir alan olarak öne sürerken, yapay zeka gazeteciliği gibi bir kavram gündeme gelse ve yaygınlaşsa hâl ne olur?
İnsansız sistemlerin artacağı bir ortamda her şey dijital, akıllı, zekalı (ama yapay), teknolojik olacaksa, gazetecilik ne olacak? Koca koca “medya plazaları” nasıl bir işlev üstlenecek mesela? Hani ütopik romanlarda okuduklarımız, gelecek tahayyülü kuran eserler var ya. Onlara benzer bir dünya mı kurulacak? Ya da kurulacaksa eğer, Türkiye’de bunun nasıl bir karşılığı olacak? Gelecek ütopik kurguların mı distopik kurguların mı olacak? Sunucu yapay zekalı, ekran ve ortam zaten dijital sanal… Peki iletilerin muhatabı alıcı kitle insan, insan olarak kalacak mı? Öyle ya, her şey robotik yapay zekalı, yayınlar da öyle ve bir avuç çalışanla yönetilen bir “makine”, kime hitap edecek? Daha uç düşünürsek, “dünyayı robotlar mı ele geçirecek?” Gülünç gelebilir ve saçma gelebilir. Ancak hayal edin. Fabrikalarda çalışan tek tük kişi, işsizlik artmış, gıda ve toprak mücadelesi sürüyor, üretim biçimi ve tüketim biçimi çok daha değişken olmuş, devletler “e-devlet”leşmiş… İnsan faktörünün yeri önemi ne olacak? Yoksa o yapay zekalı televizyon sunucularının muhatabı da robotlar mı olacak? Sözde absürt ve çokça uzun zaman isteyen bir süreç, kimisine göre de imkansız gelebilir. Beyin fırtınası diyelim, merakla sorgulama diyelim. Hali hazırda gazeteciliğin eleştirileri, haber dili, habercilik anlayışı eleştiriliyor ve istenilen düzeyde olmadığı söyleniyor. Düşünsenize, biz hala tık almak için tuzak haberleri, haber başlıklarını tartışıyoruz, bir taraftan haberleri sunan yapay zekalı robot var. Burada biz şöyleyiz böyleyiz, “elin adamı neler yapıyor” klişeleriyle kıyas yapmıyoruz. Ülkemizde de bu anlamda iyi işler yapılıyor, yapılmaya çalışıyor. Ancak biz neresindeyiz ve neresinde olacağızı tartışmaya çalışıyoruz.
Robot insana her zaman tercih edilmez elbette. İnsanın insanla ilişkisi muhabbeti ile robot bambaşkadır bildiğiniz gibi. Yapay zekanın hayatımıza daha çok girmesiyle olumlu ve olumsuz yönleri ayrı ayrı değerlendirilmeli. İşsizlik dedik, acaba işsizlik gibi bir şey kalacak mı bu yönü de var. Çünkü neden çalışıyoruz? Hayatı sürdürebilmek için emekle artı değer üretip karşılığını alıp yaşamak için. Bir videodan izlemiştim, para kazanmak kavramı yerine her şey robotlaşmış, kağıt para yerine dijital paralar yaygınlık kazanmış ve insanlar çalışmıyor sadece devlet gibi bir yapı vatandaşlarına, vatandaşlık parası yatırıyor, böylece insanlar geçim derdi aşamasını geçip kültürel sanatsal işlere yöneliyor tarzında bir içeriği vardı. İşte bu yüzden ütopik mi distopik mi dedik. Sonuçta bu robotu tasarlayan üreten insandır. Düşünen tasarlayan, kodlamasını yapan. Kendi yaşam alanını etkileyebilecek teknoloji bilim üreten insan, oluşacak yeni ortamı da hesaba katıyordur ya da katmalıdır.
Sonuç olarak “dünya nereye gidiyor” düşüncesi bir yönüyle tedirgin ediyor bir yanıyla da umutları beslemeyi sürdürüyor. İnsan düşüncesi, değişiyor gelişiyor, ürettikleri ve üretim biçimleri değişiyor. Böylece meslekler de meslek tanımları çeşitleri de değişecek ve kaçınılmaz sonuçları da doğacaktır. Bu noktada medya sektörü, gazetecilik mesleği kendi payına olanı nasıl alacak ve neler olacak zaman içerisinde izlememiz gerekiyor. Tabi, televizyon seyreder gibi değil, izlemek takip etmek ve “ayak uydurmak” anlamında diyoruz. Görünen yüzleriyle, anlayabildiğimiz yorumlayabildiğimiz şekliyle bu son gelişmenin durumu böyle. Tabi, yeryüzünün yaşanılabilir bir alan olmaktan çıkarılıp, insansız bir dünya ve tek hükümdar olma istekleri doğrultusunda, küresel güçlerin bir “uzun vadeli planın” parçası değilse, “iyimser” bakış açılarımız yorumlarımız bu şekilde. Bakalım, biz de yapay zekalaşacak mıyız yoksa yapay zekalarla birlikte mi yaşayacağız.